1 Kasım 2019 Cuma

Rüya içinde rüya



Başımı iki yana salladım, gözlerine baktığımda aklıma gelenlerden kaçırdım kendimi.

“Yok  hayır “ dedim “Hemen hemen çevir başını!” “Daha fazla izin verme seni içine çekmesine”. Başımı iki yana sallarken gülümsedim, şimdi beni görenler gülümsüyorlardır dedim. Neden başımı sallıyorum bilmiyorlardır. 

Sonra özgür bir dünyadaymış gibi, ayağımdaki zincirli demirlerin ağırlığını yok saydım bir kez daha, koşmaya başladım. Koştukça hafifledim, bir buluta doğru yükseldim, elimi uzattığımda saçların dolandı elime, elimi geri çektim dalgalarından. 

Bir bulut hafifliğindeydi henüz bedenin, benden daha az yorulmuştu kalbin ve kendimi o bulutun içine doğru çektiğimde ben de hafifledim. 

Gözlerimi kapadım, bu kez başımı iki yana sallamadım, tam da durup karşında, boynundan geçen kelebekleri izledim. Yeşil çimenli bir park hayal ettim, çimenlerin ortasında üstünde bulut olan bir bankın köşesine iliştim. 

Gökyüzünde güneş vardı. Saçların ışıkları yansıtan bir panjur gibi yüzüme yayılmıştı. Koklayınca rengini gördüm, çivit mavi bir renk yayılıyordu yüzünden. Bir kelebek havalandı, sonra bir tane daha, güneşe doğru uçtular. Uçarken havada birer kırlangıca dönüştüler, güneşte kaybolmalarını izledim. 

Elini elinin üstüne bastırdım,cesaret edince ılık bir rüzgar esti birden. İçimde bir bulut hareket etti, güneş ufukta batarken gözlerinden yansımasını izledim. 

Öylece durdum ve gece üzerimize indi, birlikteydik ya bana yeterdi,  beyaz bir örtü vardı üzerimizde bizi geceden koruyan. Belki uyurum diye gözlerimi kapadım, bir kuşu koparıp göğsünden koynuma aldım.  Sonra açtım yeniden, rüya içinde rüya görüyorum sandım, umursamadım. Etrafımızda bir sürü yıldız vardı, ve en uzaktaki bile elimi tutabileceğim kadar yakındı. Göktaşları geçiyordu üzerimizden, birden bir kuş sürüsü havalandı, yıldızların arasından uzay boşluğunda kanat çırparak kayboldular. Elini tuttum, daha sıkı tuttum, rüzgar çıktı yeniden, saçların uçuştu, dalgalandı. Daha yeni açan beyaz bahar çiçeklerinin kokusunu çektim içime, gözlerimi açtım. 

Kocaman binalarla çevrili yeşil bir alanda yalnızdım. 

Çantamı topladım, bilgisayarımı kapadım, başımı iki yana salladım, görüntünü sildim gözümün önünden. Bir kuş uçtu, peşinden bakakaldım. Yürüyüp elimdeki kahve  bardağını çöpe attım.

Hayat dediğin iki rüya arasında zaten.

Hiç yorum yok: